Amerika'nın ilk popüler yıldızlarından birisi olan Jesse James ve onun "korkak" katili Robert Ford'un hikayesini ele alacağız bugün. Kimilerine göre yaptığı banka ve tren soygunları ile halk kahramanı olmuş, kimilerine göre halkı sömüren bir katilden başkası değil Jesse James. Peki gerçekte kimdi? Neydi onu efsane haline getiren şeyler?
Jesse James 1847 yılında doğmuş, yetişkinliği döneminde Amerikan iç savaşını çok yakından yaşamış bir soyguncu aslında. İç savaş sırasında gerilla kuvvetleriyle birlikte silahlı eylemlerle tanışmış, iç savaş sonrasında güçsüz kalan güney bölgesinde daha da güç kazanmıştır. Bu tecrübeli gerilla ekibiyle birlikte ABD’de ilk büyük banka soygunu olacak Clay County Savings Association Bankasını 13 şubat 1866 yılında soyacaktır.
Daha sonra kardeşleri ve en yakın arkadaşlarıyla birlikte James-Younger çetesini kuracak ve ülkede bir çok banka ve tren soygununa imza atacaktır. Tren soygunlarında yolcuları soymak yerine, tren kasasını hedef alması ve güçsüz halkın yanında duran bir imaj çizmesi halk arasında Robin Hood olarak gösterilmesine sebep olacaktır(*). Her ne kadar resmi belgelerde soygundan elde ettiği gelirin çete üyeleri dışına gitmediği belirtilse de, yaşamı sırasında hakkında tiyatro oyunları oynanmış, çizgi romanları çıkmıştır.
Amerika'nın büyük bankalarından birini soyacakları sırada çete büyük kayıplar vermiştir ve doğup büyüdüğü eski şehrine dönmeye karar verir Jesse ve yakınındaki bir kaç kişi.
***
Robert Ford ise gençliğinden beri Jesse James'in hikayelerini okuyarak büyümüş ve onun gibi olabilmeyi hedeflemiş toy bir gençtir. Yakın zamanda Jesse ile tanışacak, onu çeteye almasını isteyecektir. Fakat bazı psikolojik sorunları ve yüksek egosundan dolayı çetede dalga konusu olmuştur Robert. İçindeki Jesse James hayranlığı, ona daha fazla yaklaşması ile büyümüştür. Onun gibi olabilmek için adeta Jesse'nin attığı her adımın üstünden basarak geçmektedir. Onun yatağını kullanmaktadır gizli gizli ve hatta aynı tip ve renkte kıyafetler giymektedir. 2007 yılında çekilen The Assassination of Jesse James filminde Jesse James'in meşhur küvetteki banyosunu birebir taklit eden bir Robert Ford görürürüz hatta.
Böylesine itaatkar bir genci Jesse James hayatının son yıllarında çevresindeki bir kaç adamdan birisi olarak seçmiştir. Yaralanan ve dağılan çeteyi bitirebilmek için dönemin valisi James için 10 bin dolar ödül koymuştur. Ölüsü ya da dirisi...
Hayatında defalarca kez çatışan, yaralı çıkan ve soygunlar gerçekleştiren Jasse James'i yakalamak sanırım hiç kolay değildir ve bu da halkın gözünde ölümsüz göstermektedir.
Amerika'nın en büyük bankalarından birini soymak için hazırlandıkları bir gün, Jesse'nin evinde sabah kahvaltısının ardından ani gelişen olaylardır belki de böylesine bir efsaneyi yaratan şey. Jesse James'i ilk defa silahsız görür Robert, havanın çok sıcak olması Jesse'e ceketini ve silahını çıkartır. Aniden duvarda duran bir resmin tozlandığını farkeder ve tozunu almak için sandalyenin üstüne çıkar. Filmde ilginç bir ayrıntı verirler burada, silahını hazırlayan Robert Ford'u resmin camından görür Jesse fakat hiç bir şekilde tepki vermeden silmeye devam eder ve en yakınındaki kişi tarafından korkakça arkasından vurulur. Vurmasının sebebi Jesse James için koyulan 10 bin dolarlık para mıdır yoksa onu vurunca onun kadar meşhur olacağı beklentisi midir halen bilinmez. Cinayetten hemen sonra Robert Ford dönemin valisine şöyle bir mektup yazmıştır.
Eng:
"on the morning of april 3, jess and i went downtown, as usual, before breakfast, for the papers. we got to the house about eight o'clock and sat down in the front room. jess was sitting with his back to me, reading the st. louis republican. i picked up the times, and the first thing i saw in big headlines was the story about dick liddil's surrender. just then mrs. james came in and said breakfast was ready. beside me was a chair with a shawl on it, and as quick as a flash i lifted it and shoved the paper under. jess couldn't have seen me, but he got up, walked over to the chair, picked up the shawl and threw it on the bed, and taking the paper, went out to the kitchen. i felt that the jig was up, but i followed and sat down at the table opposite jess.
mrs. james poured out the coffee and then sat down at one end of the table. jesse spread the paper on the table in front of him and began to look over the headlines. all at once jess said: "hello, here. the surrender of dick liddil." and he looked across at me with a glare in his eyes.
"young man, i thought you told me you didn't know that dick liddil had surrendered," he said.
i told him i didn't know it.
"'well," he said, "it's very strange. he surrendered three weeks ago and you was right there in the neighborhood. it looks fishy."
he continued to glare at me, and i got up and went into the front room. in a minute i heard jess push his chair back and walk to the door. he came in smiling, and said pleasantly: "well, bob, it's all right, anyway."
instantly his real purpose flashed upon my mind. i knew i had not fooled him. he was too sharp for that. he knew at that moment as well as i did that i was there to betray him. but he was not going to kill me in the presence of his wife and children. he walked over to the bed, and deliberately unbuckled his belt, with four revolvers in it, and threw it on the bed. it was the first time in my life i had seen him without that belt on, and i knew that he threw it off to further quiet any suspicions i might have.
he seemed to want to busy himself with something to make an impression on my mind that he had forgotten the incident at the breakfast table, and said: "that picture is awful dusty." there wasn't a speck of dust that i could see on the picture, but he stood a chair beneath it and then got upon it and began to dust the picture on the wall.
as he stood there, unarmed, with his back to me, it came to me suddenly, 'now or never is your chance. if you don't get him now he'll get you tonight.' without further thought or a moment's delay i pulled my revolver and leveled it as i sat. he heard the hammer click as i cocked it with my thumb and started to turn as i pulled the trigger. the ball struck him just behind the ear and he fell like a log, dead."
Türkçe:
"3 nisan sabahı jesse ve ben her zamanki gibi kahvaltıdan önce gazete almaya merkeze gittik. eve 8 gibi vardık ve odanın karşısında oturmaya başladık. jesse bana arkasını dönük oturup St. Louis Republican'ı okuyordu. Times'ı aldım elime, gördüğüm ilk şey manşette Dick Liddil'ın teslim olmasıydı. O arada bayan James geldi ve kahvaltının hazır olduğunu söyledi. hemen yanımda duran sandalyenin üstünde bir şal vardı, hemen onunla gazeteyi örttüm. jesse farketti ama göremedi, sandalyeye doğru geldi, şalı yatağa doğru fırlatıp gazeteyi aldı. sonra mutfağa gitti. ardından ben de gittim mutfağa ve jesse'in karşısına oturdum.
Bayan james kahve koydu ve masanın sonuna oturdu. jesse gazeteyi masaya yaymış başlıkları bakıyordu. "baksana, Dick Liddil'in yakalanışını yazmışlar" dedi ve bana doğru baktı sertçe.
"Genç adam! Dick Liddil'in yakalandığını bilmediğini düşünüyordum" dedi.
Bilmediğimi söyledim.
"peki" dedi, "çok ilginç, üç hafta önce yakalanmış ve sen onun komşusuydun o zaman, hiç inandırıcı değil."
kızgın bakışlar atmaya devam ederken, ben kalktım ve karşı odaya geçtim. bir dakika sonra, jesse'nin sandalyesini ve kapıya doğru yürüyüşünü duydum. "önemli değil bob, herneyse." dedi gülerek ve mutlu bir edayla.
Onu kandıramadığımı biliyordum. çok sinirliydi. orada onu satmak için olduğumu benim kadar iyi biliyordu o an. çocukları ve karısının yanında öldürmeyecekti beni elbette. yatağa doğru yürüdü ve kasıtlı olarak kemerini çıkardı tabancasıyla birlikte ve yatağa attı. bu onu silahsız ve kemersiz ilk görüşümdü.
bir şeylerle uğraşmak istiyordu kahvaltı masasında olanları unutturabilmek için. ve "şu resim baya tozlanmış" dedi. görebildiğim kadarıyla hiç toz yoktu. bir sandelye çekti ve resmi eline alıp tozunu almaya başladı.
oradaydı, silahsız, arkası bana dönük... birden düşündüm. "ya şimdi ya hiç. eğer onur vurmazsan, o seni vuracak akşam." ertelemeden altı patlarımı çektim ve otururken hazırladım. silahın sesini duymuş olmalı ki bana doğru dönerken silahı ateşledim. kulağının arkasından vurmuştum. Birden kütük gibi yere düştü ve öldü.**"
Mektuptan da anlaşılacağı gibi çok korkakça öldürülmüştür Jesse James. Ve sonrasında büyük şöhret sahibi olmayı bekleyen Robert Ford halk tarafından "Korkak Ford" olarak çağırılmıştır.
Ve eklemek gerekirse James'in mezarı üzerinde şöyle yazmaktadır: "Adı burada anılmaya değmeyecek dost bildigi bir alçak tarafından arkasından vurularak öldürülmüştür"
* Red Kit'in bir bölümünde konu edilen Jesse James, Robin Hood olmaya karar verir ve ironik bir şekilde eleştirilir aslında burada da.
** Çeviri benim tarafımdan yapılmıştır. Hatalar için özür dilerim.
Serkan Erden
No comments:
Post a Comment