Türkiye'de eğitim başlı başına bir mesele. Son zamanlarda neredeyse her şehire bir üniversite kurulması, özel okul sayısındaki patlama, dershaneler meselesi, Pisa endeksi sonuçları derken kafalar fazlaca karışık. Lise ve üniversite giriş sınavları sistemlerinin uyguladığı değişimler vs demeden hemen konuya geçmek istiyorum.
Ülkemizde son yıllarda doktora eğitimine önemli ölçüde talep artışı yaşanıyor. TÜİK verilerine göre 2008 yılından 2012 yılı sonuna kadar doktora mezunu sayısı Türkiye'de %63 artış göstermiş.
Ülkedeki doktora eğitimli kişileri artıyor olması hiç kuşkusuz kötü bir şey değil. Hatta ileri vadede inovasyon, teknoloji, bilimsel gelişim ve sosyal refah alanlarında olumlu geri dönüşleri olacaktır.
Fakat kimileri için durum daha farklı. 'Kartvizit doktorası' olarak tabir edeceğimiz doktoralı sayısında patlama yaşanıyor. Seviyesi git gide düşen lisans eğitimlerine karşılık kendini sıyırma yöntemi olarak sırasıyla master ve doktora eğitimleri ilgi görüyor. Ve bir çok kişi ne yapıyor olduğunu bilmediği bir konumda buluyor kendisini. Daha da trajik olan ise intihal ile elde edilmiş ünvanlarda neredeyse aynı oranda bir patlama yaşanıyor.
Bu noktada doktora tam olarak nedir sorusunun cevabı önem kazanıyor.
***
Matt Might isimli profesör her sene doktoraya başlayacak olan öğrencilerini karşısına alıp, doktoranın ne olduğunu anlatıyor. Kullandığı teknik ise kendince geliştirmiş olduğu bir sunum şekli. Yani öğrencilerinin giriştiği bu işte aslında ne yaptıklarını onlara hatırlatmak istiyor Might. Ve şöyle anlatıyor:
1- Yukarıdaki daire insanlığın bilgi birikimi olsun diye kabul edelim
2- Mavi nokta ise bizlerin ilk ve orta okulu bitirdiğinde edindiğimiz bilgi birikimimiz olduğu kabul edelim.
3- Yeşil alanla çevrili kısım ise lise eğitimini bitirdiğimizde geldiğimiz nokta.
4- Üniversite eğitimini tamamlayıp, lisansımızı elde ettiğimizde, artık ufak da olsa bir uzmanlık alanımız var ki burası sağa doğru bombelenmiş bölüm.
5- Lisans alanımızda yapmış olduğumuz master, bizi uzmanlık alanımızda daha derine götürüyor.
6- Alanımızda yapmış olduğumuz okumalar (akademik tezler, makaleler vs) ise bizi sınıra kadar getiriyor.
8- Artık eşiğe gelmişken, odaklandığımız kısım ise kare ile çevrilmiş alan olsun.
9- Gelmiş olduğumuz eşiği yıllar içerisinde zorluyoruz.
10- Ve bu mücadelenin sonucu eşiği çok küçük miktarda kırabiliyoruz.
11- İşte bu ufak baş, Doktora, İngilizce ismiyle Ph.D. (Doctor of Philosophy) oluyor.
12- Ve hayat tam olarak bize böyle gözükmeye başlıyor.
13- Detaylara bakarken ise büyük resmi unutmamak gerekiyor.
Ana düşünce, doktora ile klasik çemberin sınırlarını zorlamak ve fark yaratmak da olabilir; büyük resmi kaçırıp detaylarda boğulmak da. Sanırım bu da kafasında soru işaretleri olan öğrenciler için güzel bir yönlendirme oluyor.
No comments:
Post a Comment