Saturday, 7 September 2013

Saatler Kala 2020 Analizi #BridgeTogether



Bugün 2020 Olimpiyat Oyunları için bir süredir sürdürülen adaylık süreci neticelenecek. Bildiğiniz gibi üç şehirden birine gitme ihtimali artık neredeyse kesin. Madrid, Tokya ve 5. defadır adaylığını sürdüren İstanbul. Hali hazırda 12 saatten kısa bir süre sonra açıklanacak adaylık için yazmak zordur, ama bu zamana kadar önemli uluslararası medya kuruluşunda çıkmış bazı makalelerden altını çizmek istediğim noktalar var.

5 Eylül günü NewYork Times'da çıkmış bir makalede her üç aday şehir içinde dezavantajlar listelenmiş. Oylamayı yapacak International Olympic Committee (I.O.C)'den bir yetkili "bu üç aday ülkede şu an için aynı statüde" diyor. Yani, "bir kavanoza atıp rastgele çeksek bile içimiz rahat edecek, ama yine de üçü de mükemmel adaylar değil, eksikleri var diyor." Olası riskleri sıraladığımızda:

İstanbul:

- Suriye sınırında yaşanan gerginlikler başı çekiyor. Bölge her daim ön görülmezlik yaratıyor. Bugün belki Suriye 2020 için bir risk teşkil etmeyecekse de, yarın başka komşu bir ülke ile gelinecek durum kestirilemiyor. Ayrıca 2020'ye hazırlık önceden başlayan bir süreç, ve sürecin hiçbir şekilde aksamaması gerekiyor.

- Gezi Parkı Olayları'na vurgu yapılmış. Demokratik çerçevede başlayan eylemler, medyaya müdahale ve muhalif sesleri susturulması noktasına gelmiş olması, Olimpiyat Oyunları gibi sporun doruklarındaki bir organizasyonun yapılması istenilen belkide son şehir. Financial Times da benzer noktalara vurgu yapıyor.

- Son olarak ise atletizm branşlarında yaşanan doping skandalları. NBA'deki en önemli temsilcimiz Hidayet Türkoğlu'nun doping yaptığınının ortaya çıkmasından tutun, milli spor yağlı güreşlerde şampiyon Ali Gürbüz'ün dopingli çıkması ve belki de en büyük şok atletizmde yaşanan doping skandalıydı.


Tokyo:

- 2011 yılında yaşanan doğal felaketlerden sonra Fukushima nükleer santralinde yaşanan sızıntılar, Tokyo'yu ve turnuvayı tehlikeye atan en büyük tehlike. Her ne kadar yetkililer her şeyin kontrol altında olduğunu söyleseler de, ileride yaşanacak yeni bir tsunami veya deprem felaketine ülke ne kadar hazır, soru işareti bu. Dahası ilginç bir şekilde yapılan anketlerde Japonlar organizasyonu almak için daha az istekliler.


Madrid:

- Hali hazırda ülke çok büyük bir ekonomik krizle boğuşuyor. Resmi rakamlara göre ülke genelinde işsizlik %26, gençlerde (25 yaş altı) işsizlik ise %50'yi geçmiş durumda! Komitenin büyük harcamalar gerektiren organizasyonun Madrid'in altından kalkacağına şüpheleri var.


Yukarıda sıralanan dezavantajlarının yanında, bu üç şehrin kendilerince avantajlarını sıralayacağım. Vizyon ve yenilik açısından yaklaşan I.O.C. nin dikkate alacağı bazı etkenler var. The Guardian'da çıkmış bir analizde bu üç aday ülkenin olimpiyat maliyetleri çıkarılmış. Ortada farklı rakamlar dönse de ben bu rakamları baz almak istiyorum.

-İspanya 92 yılında Barcelona ile bu tecrübeyi yaşadığı için hali hazırda bir çok tesisinin hazır olduğunu, ve dolayısıyla düşük maliyetle bu işin altından kalkabileceklerini söylüyorlar. 35 tesisten 28'inin hazır olduğunu ve olimpiyatların toplamda 4.2 milyar poundla altından kalkabileceklerini söylüyorlar. Ayrıca oyunların kazanılması ile birlikte, içinde bulundukları krizden çıkabileceklerini, yeni iş sahalarının oluşacağını ve orta vadede artacak turist sayısı ile işsizliğin azalacağını düşünüyorlar.

- Japonya “In these uncertain times, Tokyo 2020 offers certainty.” sloganıyla yola çıkıyor. Yani 'bu belirsizlik dönemlerinde Tokyo güvenli bir liman olacak' diyor. Önceki 1 yaz ve 2 kış oyunları ev sahipliği ve görece güçlü ekonomisi ile buradaki 'certainity' ibaresini önemli bulanlardanım. 5.5 milyar pound gibi bir bütçe vereceğini söylüyorlar

- İstanbul yaklaşık 19 milyar dolarlık bütçesi ile dudak uçuklatıyor. Her ne kadar kulağa güzel gelen bir rakam olsa da, projenin alınmasından sonra başlayacak olan yatırımlar ve tesisler, Brezilya'nın 2014 Dünya Kupası ve 2016 Olimpiyat Oyunları'nda düştüğü bütçe problemlerini akla getiriyor. Hali hazırda bir çok 'çılgın proje' ile önemli finansman kaynağına ihtiyacı olan Türkiye artan jeopolitik risklerle bunun altından kalkabilir mi, bu sorulacak. Diğer bir taraftan 5. defa adaylığını koyan İstanbul kazanırsa, bölge için önemli değişimlerin kapısı açılacak. Şöyle bir dönüp bakarsak, komitelerin son dönemlerde hep gelişmekte olan ülkelere yönelmesi de burada önemli bir sinyal oluşturuyor bizlere. Olimpiyatlar 2008 Beijing - Çin, 2016 Rio - Brezilya, FIFA Dünya Kupası'nda ise 2010 Güney Afrika, 2014 Rio - Brezilya, 2018 Moskova - Rusya, 2022 Katar. Bütün bu seçimlerde gelişen ülke veya ilk defa ev sahipliği yapacak ülkelerin seçilmesi İstanbul'un en büyük avantajı olacak.



Trendin gelişmekte olan ülkelere doğru kaydığının en önemli göstergesi






Yukarıda ise bu sabah itibariyle bahis sitelerinin bu üç şehir için verdiği oranlar var. Tokyo bahislerde en düşük oran verilen şehir, yani kazanma ihtimali en yüksek görülen şehir. İstanbul ise yüksek oranlarla, ihtimali düşük görülen aday olmuş. Her ne kadar bahisler bir şey ifade etmiyor da olsa, başka bir indikatör olarak kullanılabilir.




Yukarıda grafik ise, ülkelerin normalde olimpiyatlarda kazandığı madalya sayısı ve ev sahibi olduğunda kazandığı madalya sayısını gösteriyor. (Grafik Goldman Sach's raporundan) Olimpiyat Oyunları ev sahipliğini alan ülkenin sadece fiziki yatırım değil, sportif yatırımlar yaptığının da en büyük örneği. Turkcell sponsorluğunda rekortmen yüzücü Michael Phelps'in hocası ile yapılan Olimpiyat hazırlığı anlaşması şimdiden bu işin altına girildiğini gösteriyor. Bu tür yatırımların gelecek dönem de artacağının kanıtı. (Ama bu değil)

Rüzgar bugün İstanbul'un karşısından esse de, 2012 adaylığında favori şehir Paris yerine Londra'nın seçildiğini hatırlatarak, bu akşam neden sürpriz yaşanmasın? Merakla bekleyeceğiz.

#BridgeTogether

Serkan Erden